Cevabı sandığımız kadar basit değil. Ekonomik zorluklar, duygusal yoksunluk, sevgisiz evlilikler, baskıcı gelenekler, ailelerin aşırı müdahalesi, kadının çalışma hayatında yaşadığı zorluklar… Hepsi bir zincirin halkası aslında.
Ama asıl mesele şu: Kadın neden artık “susmuyor”? Çünkü artık korkmuyor.
Çünkü artık yalnız değil. Çünkü yıllardır “idare et” denilen kadınlar, artık
kendi hayatlarının idaresini ele alıyor. Birçoğu “boşanmak istemedim, ama yaşamak da istemedim” diyor. Bu cümle, binlerce kadının kalbinden yükselen en sessiz çığlık belki de.
Her gün mahkeme salonlarında, danışma merkezlerinde, hatta komşu evlerden yükselen sessiz çığlıklarla yüzleşiyoruz. Kadınlar, artık sadece eşlerinden değil, alışkanlıklardan, korkulardan, “el alem ne der” baskısından da boşanıyor.
Peki gerçekten “Neden bu noktadayız?”
Çünkü yıllarca kadının sesi duyulmadı.
Çünkü toplumsal baskılar, “ayıp” kelimesinin arkasına saklandı.
Çünkü birçok kadın için “eş” olmak, “var olmanın” önüne geçti.
Çünkü hâlâ bazı evlerde, sevgi değil korku büyüyor.
Ve en önemlisi;
Çünkü hâlâ birçok kadın, kendisi olmanın bedelini yalnızlıkla ödüyor.
Bu sorunun cevabı yalnızca hukukta değil, toplumun aynasında gizli. Yıllarca “yuvayı dişi kuş yapar” denilen kültürel kalıplar, kadını sadece “sabır taşı” olmaya zorladı. Kadınlar, sevgisizliği sadakat sandı; susmayı saygı, fedakârlığı ise zorunluluk…
Bugün gelinen noktada, binlerce kadın “artık yeter” diyebiliyorsa, bu bir cesaret devrimidir. Ama aynı zamanda bir toplumsal sorgulamadır da: Bir kadını en son ne zaman dinledik, gerçekten dinledik mi...?
Ekonomik zorluklar, sosyal baskılar, çevre eleştirileri... Hepsi kadınları birer zincirle sarıyor. Ancak unutmamak gerekir ki; zincir ne kadar kalın olursa olsun, ilk adım cesaretle başlar.
Ama artık değişiyor. Kadınlar konuşuyor, birbirini dinliyor, birbirine güç veriyor. Sessizlik değil, dayanışma büyüyor. Çünkü her boşanma bir son değil; kimi zaman yeniden doğuştur.
Bugün, toplum olarak yapmamız gereken, kadını suçlamak değil; neden bu kadar yalnız kaldığını sorgulamaktır.
Bir kadının hikâyesi, sadece onun değil, hepimizin aynasıdır. Ve bu aynada kırıkları onarmak, birlikte mümkündür.
Bugün buradan, tüm kadınlara sesleniyorum. Yalnız değilsiniz. Sorunlarınız, yaşadıklarınız, tereddütleriniz,
korkularınız… Hepsi konuşulabilir. Bu köşe tam da bunun için var.
Biz buradayız.
Bize yazın; uzman ekibimiz sizinle iletişime geçsin, birlikte çözümler üretelim.
Unutmayın; her paylaşılan hikâye, başka bir kadının sessizliğini bozar.
Soru, görüş ve yazılarınız için: info@vizyonhukukculardernegi.com
“Birlikte başaralım, birlikte iyileşelim.”
Bu yazı, Vizyon Hukukçular Derneği’nin alanında uzman ekibiyle hazırlanmıştır.
Sevgiyle, duyarlılıkla ve inançla,
Gülseren BAŞOCAK
Genel Başkan
