Değerli Okurlarım,
Toplumun geleceği üzerine konuşacaksak, önce çocuklardan başlayacağız. Çünkü
bir çocuk güvende değilse, hiçbirimizin geleceğe dair kurduğu cümleler gerçeğe
dönüşmez. Şiddet, istismar ve ihmal; yalnızca bireysel dramlar değil, toplumun
dokusunu zedeleyen derin yaralardır. Bugün hâlâ birçok çocuk, evinde, okulunda,
sokakta sessizce acı çekiyor. Kimi duyulmadığı için, kimi inanılmadığı için, kimi de
“ayıp” denilerek susturulduğu için… Ama bir gerçek var: Sessiz kalan herkes, istismarın görünmez
ortaklarıdır.
Kadın ve çocuk istismarının önlenmesi için yıllardır sürdürdüğümüz mücadelede gördük ki; her istismar vakası yalnızca bir olay değil, zamanında duyulmamış bir çığlık, görülmemiş bir acı ve fark edilmemiş bir yardım çağrısıdır. Bu nedenle çalışmalarımız sadece bir alana değil; toplumsal farkındalığa, dayanışmaya, eğitime ve bilinçlenmeye yayılan çok yönlü bir çabadır.
Saha ziyaretlerimizde, seminerlerimizde, gönüllü çalışmalarımızda binlerce yurttaşla bir araya geldik. Öğretmenlerden psikologlara, sosyal hizmet uzmanlarından gönüllü yurttaşlara kadar geniş bir kesimin katkılarıyla “Çocuğun üstün yararı bir tercihten değil, bir sorumluluktan ibarettir.” bilincini büyütmek için el ele verdik. Bugün bu çabaların toplumda karşılık buluyor olması hepimize umut veriyor.
Tokat İl Başkanımız ve ekibi ile yaptığımız resmi görüşmelerde aldığımız güçlü destek, derneğimizin kadına ve çocuğa uzanan yardım elini çok daha geniş bir coğrafyada güçlendirecek olmasının gurur verici bir göstergesidir. Bu dayanışmayı görmek, derneğimiz adına büyük bir mutluluk kaynağıdır.
Toplumsal farkındalık artıyor, EVET.
Ancak bu yeterli mi? HAYIR.
Çünkü bir tek çocuk bile güvende değilse, başarıdan söz edilemez.
Bu nedenle her yurttaşa sesleniyorum, Gördüğünüz, duyduğunuz, şüphelendiğiniz her durumda adım atın. Bir ihmal bir hayatı söndürür; bir ihbar bir hayatı kurtarır. İstismar yalnızca resmi süreçlerde değil, bazen bir komşunun dikkatiyle, bir öğretmenin farkındalığıyla, bir hekimin hassasiyetiyle veya bir vatandaşın cesaretiyle önlenir. Çocukları korumak hepimizin görevidir. “Ben karışmam” diyen bir toplumda hiçbir çocuk güvende olamaz.
Ve şunu açıkça ifade etmek isterim, Bir tek çocuğun dahi sessizliği karşısında duyarsız kalırsak, görevimiz tamamlanmış değildir. Her yurttaşımız yaşadığı çevrede bir çocuğun kaderini değiştirebilecek güce sahiptir. Bu güç; gördüğünü görmezden gelmemekte, duyduğunu ciddiye almakta, sezdiğini inkâr etmemekte yatar. Sessizlik, istismarın en büyük ortağıdır; cesaret ise en güçlü ilacı.
Bugün kendimize sormamız gereken soru şudur: “Bir çocuğun suskunluğu karşısında ben ne yapıyorum?”
Adalet ve vicdan önce bireyin duruşuyla başlar. Bir toplum, çocuklarının çığlıklarını duymuyorsa eksiktir. Bir gelecek, çocuklar güvende değilse kurulamaz. Bizler, kadın ve çocuk istismarına karşı farkındalık yaratmak, duyarlılığı büyütmek, dayanışmayı güçlendirmek için buradayız. Umudun, sevginin ve koruyucu toplumsal bilincin izini sürmeye devam edeceğiz.
Bu nedenle siz değerli okurlarımı bir kez daha davet ediyorum:
Çevrenizde en küçük bir şüphe bile varsa sessiz kalmayın. Biz buradayız. Saha ekiplerimizle, gönüllülerimizle, uzmanlarımızla yanınızdayız. Bize ulaşabilir, destek alabilir veya gönüllü olarak çalışmalarımıza katılabilirsiniz,
https://vizyonhukukculardernegi.com ,Bulunduğunuz ilde derneğimizin ağına katılın, dayanışmayı büyütün. Her şehirde daha fazla kadına, daha fazla çocuğa ulaşma gücünü birlikte inşa edelim.
Unutmayın; şiddeti yaşayan kadar izleyen de yaralanır. En ağır yarayı ise her zaman çocuklarımız alır.
Bugün uzatacağınız bir el, yarın bir çocuğun hayatını değiştirebilir. Sevgi, duyarlılık ve dayanışma ile çok daha güvenli bir toplum yaratmak elimizde.
Sevgiyle, duyarlılıkla ve adalet inancıyla,
Gülseren BAŞOCAK
Genel Başkan
